29 Ocak 2010 Cuma

Barış'ın Ardından...




Büyük Usta'nın, TC'nin olası 10. veya 11. cumhurbaşkanının ölümünün 11.yılı bu yıl.Onun anısına 2006 yılında yazmış olduğum yazı aşağıdadır. Ruhun şad, toprağın bol olsun...

''31.Ocak.1999 gecesiydi, Alanya'da Murat Yayla'nın yanında yıllık iznimi geçirirken, TV kanallarının birden şok haber girmesiyle karıştı herşey. Ayakta taytay durabilmeye başladığımda beni şarkılarıyla hoplattıkları, ağlarken şarkılarını dinletip susturdukları, çocukluk ve okul hayatım boyunca sanki evimizin bir üyesiymiş gibi hissettiğim, Mersin'de okurken her pazar , siyah beyaz TV'de , o bıcır bıcır çocukları izlemek için 12.15'teki programının karşısına geçtiğimiz, albümlerini her ne olursa olsun dinlemek için bir neden üretip hatta hatta 'bir daha kaset çıkarmayacakmış' balonunu duyup o öğrenci evinde toplanıp geç vakitlere kadar içtiğimiz :) BARIŞ MANÇO'yu kaybetmiştik. Otobüse atladığım gibi tuttum İstanbul'un yolunu.İzmir'den de kardeşim Serhat gelmişti sabah İstanbul'a. Doğru AKM'ye gittik, ancak girmek asla mümkün olamadı. Camiye gitmeye karar verdik, sanırım Teşvikiye'deydi.Yollarda insanlar sanki barikat kurmuşçasına bekliyorlardı, belki de 2000li yıllardaki olası cumhurbaşkanlarının son yolculuğuna şahit olmak istemişlerdi..Saatler vardı namaza ama cami avlusu tıklım tıklımdı.Aslında bu hiçbirşeydi, çünkü camide tabutun konulacağı yere 3-5 metre uzaktaydık ve nefes alamıyorduk kalabalıktan.Gece haber bültenlerini Kumpir Özcan'ın evinde seyrederken gördük esas kalabalığı...Oradan da Anadolu yakasındaki mezarlığa gideceğini öğrendik.Atladık bir taksiye ama ilerlemek ne mümkün...Sanki İstanbul'a tüm ülkenin arabaları toplanmış da gidilemiyor gibiydi...Zar zor ulaştık mezarlığa, Mihrimah Hanım/Sultan Mezarlığı mıydı, hatırlayamadım..Böyle kalabalığı hayatım boyunca bir Uğur Mumcu cenazesinde görmüştüm, bir de şimdi...Her yer, dağ taş insan olmuş mezarlığa akın etmişti sanki.Önümüzden Kurtalan Ekspres'in Ahmet Güvenç'i Bahadır Akkuzu'su geçerken yıkılmışlıklarına bir kez daha yıkıldım...Gömüldüğü yere 8-10 m uzaktaydık ama gitmek asla mümkün değildi, sonrasında da olamadı zaten...Çıkışta Osman Gül'le buluştuk, bir yerde birşeyler içtik de ayaklarımız olduğunu hatırladık...Gece de atladık son otobüsümüze döndük İzmir'e, ailesinden birine son görevini yapmış bir burukluk ve yıkıklıkla...

Toprağı bol olsun...

Ölümünden bir süre önce bir röportaj sırasında ' İNSAN , ADININ ANILMADIĞI ZAMAN ÖLÜR' demişti. Ben, öldürmeyeceğim...O ; Rıza Amca'ya söz vermişti, ben de ona ...

Siz de benle aynı fikirdeyseniz en azından bugün birkez Barış'ın bir şarkısını dinleyin.

Eminim size çok şey hatırlatacaktır :)

Hepinize sevgiler...

Barbaros
''

Hiç yorum yok: