6 Nisan 2010 Salı

Kimseye Nasip Olmaz Bu Büyük Forma



Her kötü oyunun, her ruhsuz oyunun sonundadır bu marş. Başarıların, mutlulukların slogan olması gerekirken, ruhsuzluğun sloganı oldu son zamanlarda. Boğazlarımız patlarcasına da söylüyoruz matahmış gibi. Buca maçında da 2-0'dan sonra söyledik, en az sahadakiler kadar ruhsuzca. Son günlerde o kadar çok söyler olduk ki bunu. Neden ? Bir adam silsilesine de her maçta söylenmez ki, o formanın kimseye nasip olmayacağı, değerini bilerek oynayacağı…Zaten adam dediğin giydiği formanın hakkını vermez mi?

Plağı tersten çevirelim ve bu formanın kimlere nasip olduğuna bakalım bir de.Bu forma kimlere nasip olmadı ki ; Zühtü IŞIL’la başladı, Seyid-ül Beşer Esir Kampı*'ndakilere bile nasip oldu, Çanakkale’de şehit düşenlere de…Teknesi İsmet İnönü'ye, forması astığımız Adnan Menderes'e.Ayağı kırık, kaşı patlak, forma kırmızısını kanıyla boyayan,kömür zeminde oynayan efsanelerimize. İşinde,kasasındaki son kuruşu takım için harcayan yöneticiye de nasip oldu, cebindeki son kuruşu bu takımın maçı için harcayan babaya da,son harçlığını veren öğrenciye de…Cebindeki 1 TL’yi gidip, Çarşı’da para toplayan Ali Ulvi Kiremitçiler'e vermedi mi 6 yaşındaki minik Karşıyakalı. Bunlar hepsi forma uğruna.Renk aşkına.

Sonra ne oldu ? Aldık biz o formayı, Birol Aksancak’a verdik.Tüm sene bir gole hasret bıraktı bizi. Asansörde kaldıklarında, 'forma ağır geldi asansör çekmedi' diyen terbiyesize verdik. 'Daha çok seyirciye oynamak istiyorum' deyip, maçlarına 30 kişi gelmeyen kulübe giden adama verdik. 3 milyar vereni yönetimlere sokacağım diyenlerin eline teslim ettik, kumar masalarında adımız anıldı, yönetimlerimiz yapıldı. Seçildiğinin ertesi günü FB’ye 15 sayıyla yenilen basket takımı için, ‘Türkiye bugün ve bundan sonra Karşıyaka-Kaf Sin Kaf gerçeğini görecektir’ deyip asıl gerçeklerden, başkanı olduğu kulübün tarihinden bihaber başkan edilenlere verdik.Sezon açılışında ’Ben KAF diyeyim, siz de SİN deyin’’ diyen başkanlara verdik. Antalya'da oyuncumuza saldıran adamı antrenörümüz yaptık,geleceğimizi kurtarsın diye de formamızı verdik.Karşıyaka'nın göbeğinde Şube'de okuyanlara da sarı-lacivert formayı veriyor artık okul müdürü.Golcü diye alınıp bizi gole hasret bırakan Eser’e verdik. Parasını peşin verdik, formayı da Ali Asım’a…Canlı yayında sonradan oyuna giren ve spikerin ‘’KSK’nin golcü ismi’’ dediği fakat o ana kadar sadece bir golü olan Önder Çengel’e verdik.Ki o Önder Çengel, Bolu maçındaki attığı gol sonrası sırttaki ismini gösterdi bize.Sanki onlarca gol atmış gibi. Say say bitmez…

İşte biz saymaktan bitiremediğimiz onca adama bu formayı verdik. Federasyona koşarken bile maçlardakinden daha hızlı koştu çoğu.Kendi elimizle ucuzlattık formayı. Sonra da her maçta bağırıyoruz, kimseye nasip olmaz diye. Bizim gönlümüzde kimseye nasip olmayacak kadar büyük olan o forma, o kadar ucuzladı ki, biz bile her maçta bağırır çağırır, hatırlatır olduk…

İşte ben buna yanıyorum…


(*) Seyid-ül Beşer Esir Kampı, KSK Kurucu Başkanı Zühtü Işıl'ın savaşta esir düştüğünde yollandığı esir kampının adıdır ve o kampta bile iki takım kurup futbol maçı yaptırıp, o takımlardan birinin adının Karşıyaka olduğu bilinir.

Hiç yorum yok: